Son dönemde enflasyonun etkisiyle marketlerdeki pek çok gıda ürününün fiyatları hızla artarken, özellikle sebze ve meyvelerdeki fiyat artışları dikkat çekiyor. Ancak tarımda hasat sezonunun başlamasıyla birlikte bu duruma bir çözüm gelip gelemediği merak konusu. Kilosu 150 lirayı aşan ürünlerin yer aldığı marketler, bu artışın getirdiği olumsuz etkilerle yüzleşirken, çiftçilerin bu yılki rekolte beklentileri de büyük önem taşıyor. İşte, bu süreçte yaşanan gelişmeler ve piyasalara etkileri.
Artan gıda fiyatları Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri haline gelmiş durumda. Özellikle yaz aylarına girdiğimiz bu dönemde, sebze ve meyve ihtiyacının artmasıyla birlikte, tarımsal üretim alanında yaşanan zorluklar da öne çıkıyor. Geçtiğimiz yılda yaşanan iklim değişiklikleri, aşırı sıcaklar ve kuraklık gibi faktörler, tarım ürünlerinin verimliliğini ciddi şekilde etkiledi. Bu bağlamda, maliyetlerin artmasına neden olan birçok durum sıralanabilir: gübre fiyatlarının yükselmesi, iş gücü maliyetlerinin artması ve ulaştırma giderlerinin normalin çok üzerine çıkması.
Geçtiğimiz günlerde yapılan bir araştırma, özellikle sebze ve meyve ürünlerinde fiyat artışlarının daha da hızlanacağını ortaya koydu. Pazarlarda sıkça karşılaşılan ıspanak, brokoli ve kabak gibi ürünlerin kilosunun 150 lirayı aştığı gözlemlendi. Çiftçiler, işgücü ile ilgili sıkıntılardan dolayı mahsullerin zamanında hasat edilemediğini belirtiyor. Ayrıca, mevcut ekonomik koşullar, mevsim koşullarından bağımsız bir şekilde ürün fiyatlarını etkilemekte.
Ancak iyi haber şu ki, bu yılki hasadın bir hayli umut verici olduğu yönünde. Tarım Bakanlığı, 2023 yılı için rekolte tahminlerini artırarak, bu durumun market fiyatlarına yansımasını bekliyor. Eylül ayında başlayacak olan hasat döneminin, mevcut fiyatları düşürüp düşürmeyeceği üzerinde duruluyor. Tarım uzmanları, yaşanan fiyat artışlarının geçici olduğunu düşünüyor. Rekolte tahminlerinin olumlu yönde olması, piyasalarda bir rahatlama yaratabilir. Özellikle yüksek fiyatlı ürünlerin, kış aylarına gelindiğinde daha uygun fiyatlarla tüketiciyle buluşabileceği öngörülüyor.
Çiftçiler, tarımsal üretimde yenilikçi yöntemler denemekle birlikte, sürdürülebilir tarım uygulamalarını da benimsemeye başladılar. Bu tür uygulamaların, hem ürün kalitesini artıracağı hem de maliyetleri aşağı çekeceği düşünülmekte. Ayrıca, yerel üretimi destekleyerek gıda güvenliğine katkı sağlamayı hedefleyen kampanyaların hayata geçirilmesi, fiyatların düzenlenmesinde kritik rol oynayabilir. Çiftçiler, tarım kooperatifleri ve yerel yönetimlerin de aktif bir şekilde devreye girmesi sonucu ürün fiyatlarının daha dengeleyici bir seyre girmesi bekleniyor.
Özetle, tarımda hasat dönemi yaklaşırken, fiyatların düşmesi bekleniyor. Ancak spekülasyonlar ve piyasa şartları, bu süreçte belirleyici olacak. Gıda fiyatlarının kalıcı olarak düşeceği söylemek için erken; fakat bu süreçte alım satımda fiyat dalgalanmalarının yaşanması kaçınılmaz. Yine de çiftçilerin ve tarım sektöründeki paydaşların olumlu adımları, tüketicilerin marketlerde daha uygun fiyatlarla karşılaşmalarına yardımcı olabilir. Tarımda yaşanan bu dönüşüm, gelecekteki gıda fiyatlarının da stabil hale gelmesine katkıda bulunabilir.