Son yıllarda artan polis şiddeti tartışmaları devam ederken, ABD’de yaşanan bir olay, kamuoyunu derinden sarstı. Otizm ile yaşayan bir genç, polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Bu üzücü durum, sadece ailenin değil, tüm toplumun dikkatini çekerek, otizmli bireylerin toplum içindeki yeri ve polis müdahale yöntemleri üzerinde önemli bir tartışma başlattı.
Olay, geçtiğimiz hafta bir şehirde meydana geldi. Fragmanları videolarla dolu olan bu tür korkutucu olaylar, çoğu zaman izleyiciler için sadece birer görüntü olarak kalsa da, gerçekte ardında yürek burkan hikayeler barındırıyor. Olayın başlangıcında, otizmle yaşayan 18 yaşındaki Ethan'ın, birkaç gencin yanına “hayır” şeklinde bağırarak tepki verdiği bildirildi. Bu durum, çevredekiler tarafından rahatsız edici olarak algılanmış ve hemen polis çağrılmıştı.
Polis ekiplerinin olay yerine gelmesiyle, Ethan panik hali içerisinde bulundu. Psiko-sosyal sorunlar yaşayan bireyler için polis müdahale yöntemlerinin iyi bir şekilde eğitilip eğitilmediği tartışması burada alevlendi. Çok sayıda kişi, otizmli bireylerin polisle bir araya geldiğinde hangi stratejilerin izlenmesi gerektiği konusundaki eğitimin yetersiz olduğuna dikkat çekiyor. Elde edilen bilgilere göre, Ethan’ın polisi görünce paniğe kapılarak olay yerinden kaçmaya çalıştığı belirtildi. Ancak, bu sırada polis memurları tarafından peşine düşüldü ve ateş açıldı.
Ethan’ın vurulduktan sonra hastaneye kaldırıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığı bilgisi alındı. Ailesinin yaşadığı acı, kentteki tüm otizm derneklerinden ve bireylerinden destek buldu. Sivil toplum kuruluşları, bu tür olayların yaşanmaması için polis teşkilatının otizmli bireylerle etkileşimde bulunma biçimlerinin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Özellikle, kriz anlarında otizmli bireylerin nasıl davranılması gerektiği konusunda eğitimlerin artırılması gerektiği konusunda kamuoyu yarışı içinde seslerini yükseltiyorlar.
Bunun yanı sıra, yerel yönetimlerin ve polis teşkilatının bu konudaki duyarlılığını artırması, toplumun her kesiminin güvenliğini sağlamak adına büyük önem taşıyor. Otizmli bireylerin, toplumda daha güvenli bir şekilde yaşamaları için, eğitim ve bilgilendirme seferberliği başlatılması gerektiği düşünülüyor. Olay, polis şiddeti konusundaki mevcut hassasiyetlerin ön plana çıkmasına ve yeni önlemler alınması çağrısında bulunulmasına sebep oldu.
Aile, olay sonrasında Ethan’ın hayatının anlatıldığı bir kampanya başlatarak, diğer ailelere ve otizmli bireylere dikkat edilmesi gerektiği mesajını vermeyi hedefliyor. Yaşanan bu trajik olay, aynı zamanda toplumun toplumun her kesiminin eşit haklara sahip olduğunu, bu hakların güvence altına alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Şimdi yapılacak en önemli şey, bu tür trajik olayların bir daha yaşanmaması için gereken önlemlerin alınmasıdır.
Toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler, sadece Ethan için değil, aynı durumdan muzdarip diğer bireyler için de bir umut yaratmaya çalışıyor. İnsanların durumları anlama, empati gösterme ve yardım etme konusundaki bilinçlendirilmesi, toplumun gelişimi için oldukça kritik. Zira, otizmli bireyler de tıpkı diğer bireyler gibi bu ülkede yaşam hakkına sahiptir ve bu haklarının korunması gerekir.
Sonuç olarak, ABD’de yaşanan bu olay, sadece bir trajedi olmanın ötesinde, toplumsal bir uyanışın habercisi olma özelliği taşıyor. Olayın ardından destek mesajları, sosyal medya üzerinden dalga dalga yayılarak, toplumsal bilincin yükselmesine katkıda bulundu. Üzüntü içinde kaybettikleri evlatlarının hatıralarını yaşatmaya çalışan aileler, toplumun adalet anlayışını yeniden sorgulamasına neden oldu. Bu trajedinin bir daha yaşanmaması için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiği açık bir gerçektir.